3 Kasım 2011 Perşembe

Yılmaz Erdoğan Sözleri


  • Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim.

  • Şimdi sen gidiyorsun ya, herkes sana benzeyecek.

  • Geçiyordum,hayal kırıklığına uğradım.

  • Yazarlık, yazmak: uydurmak değil seçmektir.

  • bende sana yetecek kadar ben kalmadı.

  • ben giderken en çok seni götürdüm.

  • bir insanı sevmekle başlıyordu her şey.

  • ve ben ne zaman kiminle sevişsem hala seni aldatıyorum.

  • Hiç kimse sevgilisine benim icin ne yaptın? dememeli.. 6 milyar insanin içinde seni bulmuş, daha ne yapsın.

  • Defolu bi ‘mal’ olduğunu farkettim sonunda. Defolu’p gitmeseydin eğer, varamazdım farkına.

  • Senin gibi olmak vardı; ama Allah beni ‘insan’ olarak yarattı.

  • Kıskançlık felan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşamam. O kadar.

  • O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.. Ve umrumda değil hiçkimse, Ne halim varsa görmekle meşgulüm.

  • Sen; Onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, O seni susturduğunu sanır. Hayat işte.

  • Söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var.. kiminin yüzüne kiminin gelmişine, geçmişine.

  • Kendine güvenip, ağzı laf yapanlara Laf yaptığı içinde kendini adam sananlara kısa bir hatırlatma Lafla adam olunmuyor .

  • Eski sevgiliden kalan yarayı, masum bir kızla kapatmaya çalışma. Çünkü birgün o namusuyla oynanan kız, senin kızın olabilir.

  • Tamam kabul; Küçükken mıknatıs yutmuş olabilirim, Peki ama bütün salaklar da demir mi yuttu?

  • Sana kavuşmak değil niyetim, merak etme ! Yolda bir dilenci görsem para bile vermiyorum ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ der diye.

  • Yıkılıyorum her geçen gün yokluğunun üstüne.

  • kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok.

  • sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır.

  • Anladım ki ağaçlar, Toprağa acı verdikçe büyüyorlar.

  • Doğuştan çaresi olmayan bir hastalığım var: Her gördüğümü insan zannediyorum.

  • Hamamböceği kafası kopsa bile 8 gün yaşarmış. Peh! O da birşey mi ? Bazı insanlar, bi ömür boyu beyinsiz yaşayabiliyorken.

  • Sen, bir matematik eşitsizliğinde bilinmeyensin. Anlaşıldı; ‘yalnız bırakarak çözeceğim seni.

  • Yüzündeki o billur akşam kahvaltısı sürgülerken özümü, ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?

  • Sαklαmα yeteneği yüksek olαn, güçlü biriyim. Hαttα gözlerimden yαşlαr düştüğünde bile şu iki kelimeyi söylerim: Ben iyiyim.

  • Acıktığını söylediğinde Kalk kendin al cümlesini duyunca, genelde acıkmaktan vazgeçer Türk insanı.

  • Mutsuzum, Çünkü herkes gibi sahte değilim ve kimse gibi rol yapmadım. Mutsuzum, Çünkü sevmediğim birine ‘aşkım’ deyip sarılmadım.

  • yaşamak hızlı bir ölme biçimidir.

  • Bu ne bee ! Aşk mı kaldı artık.. Herkes gördüğünü sever olmuş. Ne olduğuna değil, ne verdiğine bakar olmuş.

  • Eskiden αşk’ındαn yαtαklαrα düşenler vαrdı, Şimdide αşk diye yαtαğα düşenler vαr.

  • Bende bilirdim gitme demeyi; ama morgta yatan bir cesede kalk gidiyoruz demek gibi birşey olurdu bu.

  • Zaman içine atıldığımız şiddetli ve değişmez bir debisi olan azgın bir nehirdir, ve kaybolmak mutlaktır biryerinde zamanın. İşte ölüm diye bildiğimiz şey de bundan başka birşey değildir.

  • Biz, aynı tavla tahtasında farklı iki pul gibiyiz. Öyle ya, ‘Birbirimizi kırmadan oyunu bitiremeyiz’.

  • İlginçtir bayanlar; Hem yavru bir köpeğe, hem de yakşıklı bir erkeğe verdikleri tepki hiç değişmez: “ayy cok tatlı.

  • Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren, her yeni ilişkide temiz sayfa açtım diyenlere sesleniyorum: Sizin defter kaç ortalı?

  • Zaman çok değişti.. Artık katiller öldürmeden önce kendine iyi bak diyorlar.

  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder